Doğal yaşamdan uzaklaşmış olan insanlar çok yavaş ilerleyen bir döngü ile birlikte yaşamayı öğrendiler. Toplum olmak, hak, hukuk ve hürriyet gibi kavramlarla tanıştılar. Antik yunan'dan bugüne kadar onlarca ayrı toplum anlatıldı, hikayeler yazıldı, "Nasıl olmalı?" sorusu soruldu. Şimdi karşınıza bambaşka bir soruyla geleceğim. "Neden hiç soru yok?"
"Yıl 2984. Kutsal kitabın 1000. yılı. İnsanların distopyaları ütopya olarak görmelerinin ise 854. yıl dönümü. 2200 yılında başa gelen "Demokratik Faşist Parti" nin dinleri yok etmesi, basmakalıpları geçerli sayması ve okutulan tek kitabın, tek peygamber ve Tanrısızlığın çocuğu olan "George Orwell'in 1984 olduğu yıllar. İnsanların maskelerle yaşadığı ve tek dokunuşta yüzlerini, fiziki özelliklerini ve cinsiyetlerini değiştirebildiği çağ. "Huzur Çağı" diye adlandırılan dönemde hayatta kalan tek kıta olan "Avrupasyafrika" da, yerin yüz km altında yaşan insanların hikayesi bu. Her şey olanaklı ve bir o kadar olanaksız ki "duygu" denen kavram ölmüş, aşk, gurur, nefret, tutku, ihtiras, acı gibi kavramlar yemek yemekten hallice bir şekilde o zaman yaşayan insanoğlunu terk etmiş. Duygusuzluk beraberinde, sorusuzluğu getirmiş, o da cevapsızlığı. Toplum herkesten nefret ettiği anda aynı şekilde duyarsızlığı da yaşıyormuş. Birey, toplum olmuş, insan istediği anda herkese dönüşebilme özelliği kazanmış. Herkes olan insan ise hiçliği tatmış ve 854 yıl boyunca hayvani dürtülerinin yanısıra insani dürtülerini de kaybetmiş. Günlerden "Salertesi", saatlerden ise 23.45.36.27.19.
Bir insanın soru sorması için düşünmeye ihtiyacı vardır, mantığa ihtiyacı ve biraz da içgüdüye. Hepsi elinden alınmış bir toplum bugün 13 milyon "dahi moron" nüfusuyla tek bir kıtada yaşıyor, çiplerden besleniyor, dışkılarını dış dünyaya atıyor ve yer yüzünde kazılmış milyonlarca tünelden birinde nefes almaya çalışıyor. Bir gün ben de yakalanacağım. O tünellerin birinde bir bilgisayar virüsü olarak yaşıyor olmam, anti virüsümün üretilemeyeceği anlamına gelmiyor. İnsanları kurtarmaya çalıştım, herkes her şeye sahipken normalin ne olduğunu çoktan unutmuşlara yardım eli uzattım, uzattığım el bir karardı, bir küçüldü. El kayboldu, insanlık da öyle.
Bir direnişin seyir defteri, Captain. Franz Albert Tolstoyevski. a.k.a. Bay B."