mestan.

Unutamadığın anlar vardır. Eğer yeterince şanslıysan unutmak istemediklerin; çünkü bilirsin ki unutmak istesen de unutulmuyor bazı anlar. Bazı anların bazı insanları vardır sonra. Bazı insanların bazı anıları. Bazı anıların bazı hisleri. Bazı. Hiç geçmeyen, hiç dinmeyen, tanrının gazabı gibi, hiç sahip olmadığın bir organının senden alınması gibi, ruhani bir sancı gibi, ucu yeni açılmış bir kurşun kalemin kalbinin tam ortasına saplanması gibi, doğmak gibi, doğmak ve ölümü beklemek gibi, ölememek gibi, hiçbir şeye benzemeyen ve ısrarla benzetilmeye çalışan her şey gibi, hiçbir şey gibi.

O gün elim ilk defa iki bacağımın arasına farklı bir amaçla gitmişti. Farklı bir tattı. Ne olduğuna anlam veremeyeceğim kadar tatlı ve anlam verilemeyen her şey kadar da merak uyandırıcı, garip bir tattı. Çok değil, bir saat sonra da telefon çaldı. Evde tektim ve böyle zamanlarda telefona gitmek benim için dünyayı kurtarmaktan farksızdı. Açmadım. İkinci defa çaldı, bir daha ve bir daha. Birkaç çalışın ardından dünyayı kurtaran adam olmaya karar verdim ve bunu yaptım. Bilmiyordum o zamanlar dünyayı kurtarmanın, dünyamın başıma geçeceği anlamına geleceğini. Bilemezdim. Ve bana kalsa hiç bilmezdim, bilmek istemezdim; çünkü bilmek, ölmekten beterdir bazen.

Arayan babaannemdi. Sesi titriyordu ve sanırım ağlıyordu, emin değildim, hâlâ da değilim. “Deden ölüyor Mert, ölüyor o.” dedi bana. Ama dedem ölemezdi ki. İki kez kanseri atlatmıştı. Üç kez ölümden dönmüştü. Dört kez bana bayram harçlığı vermişti. Beş kez Beşiktaş Fener’i yenmişti ve buna o sebep olmuştu. Bilmediğim ve öğrenmediğim dualarıyla. Bilmediğim ve artık ağzımdan düşmeyen küfürleriyle. Beşiktaş Fener’i tam beş kez yenmişti ve beşinde de dedemin yüzünden yenmişti. Altıncısı olmayacaktı, çünkü dedem ölmüştü. Son bir defa göremeden ve onu gördüğüm son anı hiçbir zaman hatırlayamadan. Evin tam karşısında, kaldırımın önünde, bir çocuğun kiraladığı motosikletin tam on beş metre ötesinde. Hayalet motosikletin. Hayalet çocuğun. Hayal et, ya hayal olmasaydı?

Mezarda herkes ağlıyordu ve ben ağlayamıyordum. Babam ağlıyordu. Güçlü babam. Boyu tam bir doksandı ve o zamanlar benim için dünyanın en süper babasıydı. Ağlıyordu ulan herif. Bildiğin ağlıyordu. Sonra kuzenim. Boktan kuzenim. Canım kuzenim. Duygusuz kuzenim. O bile ağlıyordu, ama ben ağlayamıyordum. Çünkü nasıl ağlanır bilmiyordum. Daha önce hiç öğrenmemiştim, kimse öğretmemişti bana. Acaba gerçek bir acı karşısında nasıl ağlanırdı? O gün öğrenecektim. O gün öğrenecek ve bir daha ne tekrarlayacak, ne de unutabilecektim. Middle Earth’ı bitirmiştim ve yatağıma uzanmıştım. Tam sekiz buçukta. Bilgisayarımı kapadıktan sekiz buçuk saniye sonra. Hiç durmaksızın sekiz buçuk dakika boyunca. Ağladım. Ağladım. Hiç susmayacakmış gibi, hiç durmayacakmış gibi, dünyayı gözyaşlarımla yıkayacakmış gibi. Oysa kalbimi yıkasam yetecekti. Yaptım bunu. İnanır mısın, yaptım.

Dedemin öldüğü gün artık küçük bir çocuk olmaktan çıkmıştım. Çocuk değildim demiyorum, çünkü işler sarpa sarmıştı, çünkü her şey boktandı ve öyle kalacaktı, ama ben her şeyin düzeleceğini umut ediyordum. Çünkü sadece çocukların umut edebileceğini henüz öğrenmemiştim. Çünkü hiçbir umudun tam olarak gerçekleşmeyeceğini ve insanın gerçekleşmeyen her yeni umuduyla biraz daha büyüyeceğini. Çünkü öğrenmemiştim büyümek için acı çekmek gerektiğini. Çünkü, amına koyayım çünkü, öğrenmemiştim bir adam için acıların en büyüğünün, “Büyüyünce adam olacağım ben.” dediği çocukluğuna dönme özlemi olacağını.

Ve değerli dostum, sen. Eğer hâlâ hissedebiliyorsan bilirsin, geçmişe dair her anıdan ve o anılara duyduğun nefret dolu arzudan sana kalan tek şey, bir damla gözyaşıdır. Bir damla. Tek bir damla. Ne yazık ki bugün de ölmüyorum. Ve bundan daha kötü bir şey varsa canım benim, sen de ölmüyorsun. Bazen, insanlar da bilir.

3 yorum:

  1. Ne yazık ki bugün de ölmüyorum. Ve bundan daha kötü bir şey varsa canım benim, sen de ölmüyorsun. Bazen, insanlar da bilir.
    Daha iyi bir final olamazmış.
    Seni takip etmekten büyük keyif aldım ve daha alacağa da benziyorum. Takdirler lar ler lar

    YanıtlaSil
  2. çok teşekkür ederim. onore oldum.

    YanıtlaSil