Kuran'ın Yüksek Bir Yere Konması


ben çocukken, evimizdeki tek kitaplık benim odamdaydı, onun da en üstünde, manzaralı rafta bir kuran dururdu. "kuran-ı kerim ve yüce meali" yazardı üstünde altın rengi harflerle. her sayfasında hem arapça metin hem de meal vardı.

kuranın yükseklerde saklanmasının saygı gereği olduğunu biliyordum. ama yükseklikle saygının alakasını pek kuramıyordum. sonra, kendimce rasyonel bir açıklama getirdim. o zamanlar bildiğim en ayıp şeyler olan pipi, kuku ve kıçlardan uzak tutmak için o kadar yükseğe konuluyordu kuran. kutsala saygı anlayışım buydu yani. hatta, arada sırada kuranı raftan indirip arapça yazıları türkçe mealindeki kelimelerle eşlemeye çalışırken de kuranı kucağıma koymazdım diğer kitaplar gibi, pipi unsurundan dolayı. üç kere öpüp başıma koyup yatağa koyardım. ben yatmazdım ama saygısızlık olacağı için. ürkütmemeye çalışarak yatakta yanına otururdum. evet, alçakta dururdu ama pipiden uzaktaydı gene de. ayrıca üç kere öpüp başa koymanın bana kuranı bir süre alçakta tutma izni verdiğini düşünürdüm. biraz kurcaladıktan sonra tekrar üç kez öpüp başıma koyup koruma büyüsünü iptal eder, kuranı üst raftaki istirahatgahına kaldırırdım. yüksekliğin saygıyla içsel bağlantısını kanıksamıştım.

sonra, bir gün ataride river raid oynarken, bir aydınlanma anında üst kat komşularımızın bizim evdeki kuranın tepesinde dolaştıklarını farkettim birden. fuel'i kaçırdım, gemiye çarptım. üst kat komşularımızın günaha girip girmediklerini düşündüm ciddi ciddi. işin içinden bi türlü çıkamadım. tek katlı olacak değildi ya bütün evler... ve ilk o zaman, kafamın basmadığı dini bir konuyu sorgulamamam gerektiğini öğrendim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder