Bazen bir şey olur; ne olduğunu ne tam anlamıyla görebilir, ne de isimlendirebilirsin. Ama bilirsin o şeyin geleceğin olduğunu, sana hiç gelmemiş ve gelmeyecek olsa bile. İyidir, ama aynı zamanda kötüdür. Huzur verir, ama hissettiğin şey hüznün en tarifsiz şeklidir. Hiç gelmemiştir oysa, ama sen gitmemesi için elinden geleni yaparsın. Dünyanın, insanların, tanrının ve senin, sende olmayan ve olmayacak olan bir bedene sığdırılışı karşısında hayrete düşer ve hiçbir şey yapamazsın. Kimseye de anlatamazsın. Çünkü bilirsin, anlatabilmek için yeterince hissedememek, anlayabilmek içinse yaşamak gerek. Bir bira açarsın ve eskilerden bir film izlersin. Sonra bir tane ve bir tane daha. En sonunda bir ıslaklık belirir gözünde ve o an ağlamayı uzun zaman önce unutmuş bir adam olduğunu hatırlarsın. O da gözyaşı değildir zaten, deniz ve kavun kokan bir masal prensesidir ve yolunu kaybettiği için, çok değil, yalnızca bir süreliğine gözlerinde dinlenmeyi seçmiştir.
Seninle yaşamış olduğum her şey güzeldi, ama daha güzel olan bir şey varsa, o da yaşamadıklarımdı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder