bahar'ın yerinde olamamak.

Yeni birine kucak açarken bir öncekini unutmuştu. Başta kazandığını sanırken, sonunda iki kere kaybettiğinin farkına vardı. Terk edilmiş, yıkılmış ve yalnız bir adamdı artık ve her zamanki gibi ölmeyi arzuluyordu. Ama o gece de dileğini gerçekleştiremedi. Kendisine gereken tek bir tıraş bıçağıyken, o zor olanı seçti; yaşamak. Oysa hayata dair herhangi bir bağlılığı ya da inadı da yoktu, yalnızca ölemeyecek kadar korkaktı. Geçmişte kaybetmişti, yine kaybetti ve hep kaybedecekti. En önemlisi de bunun farkındaydı ve değiştirmek için hiçbir şey yapmıyordu. Sahi, ne yapabilirdi? Tüm sevdiklerince sevilmemekle cezalandırılmış bir adam olarak çürük geçmişinden kendisine nasıl bir gelecek kurabilirdi? Kuramazdı ve her ne hikmetse bunun da farkındaydı. Yapabileceği en makul şeyi yaptı ve sahip olduğunu sandığı tek şeyin, kendisinden gidişine sadece seyirci kalmakla yetindi. Sonra bir ellilik bira açtı ve televizyonunun karşısına geçip, sızana dek her ne bulduysa izledi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder