Keşke Jerzy Kosiński, o gizemli intihar notunu bırakmasaydı. Bir gece ansızın gitti ve ardında bir kamyon dolusu kafayı özlemle bozmuş rahatsız bünye bıraktı.
“Özledim, özledim” diyerek kıçımı paraladığım zamanları artık özlemiyorum. Biliyorum ki aradan geçen zaman çoğu şeyi değiştiriyor. Bir kere seviştiğin insan aynı insan değil, onda aradığını bulduğun zamanları hatırlamayı; “özlemek” kılıfı içine sokuyorsun ve bir süre sonra geçiyor. Geriye kalan belki terinin tuzu oluyor belki de bir zamanlar içinden taşan tadı; o da hatırlarsan...
İşin içinde özlemek varsa, bu etkisi hemen öyle geçmeyen şeylere dair olmalı kanımca. Kalıcı olabilen varsa şöyle gelsin diyeceğim de o bile kendine sadık kalamıyor...
Aslında hiç özlemiyorum, aklıma bile gelmiyor; ben sadece hislerime karşılık veren zamanların o başı boydak yaşanmışlığını özlüyorum. Ben bitmediğini zannettiğim şeylerin hemen öyle kendini ele vermeyen saklı yanını özlüyorum. Ben "sadece" özlüyorum, bu kadar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder