Randevu

- 1. BÖLÜM -

Yine aynı yere döndüm.

Suratlar görüyorum.

Yaşayabildiğim başka bir yer yokmuş gibi, uyandığım yer nedense hep burası.

Sallanıyorum.

Sallandıkça midem bulanıyor. Gördüğüm suratlar gülümsüyor. Gülüyorlar bana. Kahkaha atanlar da oluyor. Midem daha çok bulandıkça onlar daha çok gülüyor. Kusamıyorum bile.

Takırdayan eklemlerimin sesinden rahatsız oluyorum. Sallandıkça takırdıyor eklemlerim. Bunun neşeli bir durum olduğunu kabul edebilirim. Sürekli gülen yüz ifademe bakınca benim de buna oldukça neşelendiğimi söyleyebilirler. Neşeliyim. Ama bunun sebebi takırdayan eklemlerim değil.

Bir ritm tutturabildiğinde eklemlerim, beni neşelendirdiği de oluyor ama sonsuz neşemin asıl sebebi bu değil yine de. Sürekli gülen bir yüz ifadem var. Neşeli oluşumun sebebi sadece bu.

Boyalı yanaklarım var. İki elma gibi. İki domates gibi. Çok yaramaz çocuğun baba dizindeki poposu gibi. Öpüşen palyaçoların burunları gibi. Yanyana batan iki güneş gibi. Neşeli yanaklarım var. Neşeli görünen utangaç yanaklarım.

Baktığım suratların hiçbiri benimki gibi değil. Hiçbiri dememeliyim aslında. Bazen buruşuk bir surat görüyorum. Buruşuk ama boyalı bir surat. Tıpkı benim saçlarım gibi, onunkiler de kafasına yapıştırıcı ile yapıştırılmış da her an düşecekmiş gibi duruyor. O da hep gülümsüyor. Benim gibi. Hep gülmek istemiş de, gülememiş, gülmek için bu zamanları beklemiş gibi gülüyor. Onu gördükçe neşeleniyorum. Gülen yüz ifademi daha çok güldürmek istiyorum, yapamıyorum.

Suratlar uzaklaşıyor. Bir perde kapanıyor iki yandan. Kırmızı bir perde. Yine aynı yere dönüyorum. İplerime doluyorlar beni. Bir kancaya asıyorlar. Dinlenemeden uyuyorum. Sanki uyumuyorum, ölüyorum.

- 2. BÖLÜM -

Uyanıyorum.

Yine aynı yere dönüyorum.

Salonda her zamanki yerimi alırken bu defa daha da zorlanıyorum. Erkenden gelen seyircilerin bacakları ile koltukların arasındaki mesafe beni gün geçtikçe daha çok sıkıştırıyor. Yerime ulaşmak ızdırap veriyor. Sallana sallana ilerliyorum. Sallandıkça takırdıyor eklemlerim ve midem bulanıyor. Bunun neşeli bir durum olmadığını kabul edebilirim. Ama neşeliyim yine de. Sürekli gülen bir yüz ifadem var. Neşeli oluşumun bir sebebi yok. Beni neşelendiren de bu.

Boyalı yanaklarım var. Çürümeye yüz tutmuş yanyana iki erik gibiler. Anca o kadar kırmızılar. Ama ben neşeliyim. Bu yüzden neşeli görünüyor yanaklarım da. Artık gençlik heyecanlarından kızarmayan neşeli yanaklarım.

Baktığım suratların hiçbiri benimki gibi değil. Hiçbiri dememeliyim aslında. Bir tanesi tıpkı benim gibi. Benim gibi boyalı.

Perdeler açılıyor. Sallanmaya başlıyor yine. Onu gördükçe neşeleniyorum. Her gördüğümde daha neşeli geliyor bana. Bazen göz göze geliyoruz. O tahta kafaya oyulmuş gözlerin içine bakıyorum. Gülen yüz ifademi daha çok güldürüyorum. Onu daha çok neşelendirir, daha çok gülümsetirim diye umuyorum. Yapamıyorum.

Perdeler kapanıyor. Usulca kalkıyorum. Yine aynı yere dönüyorum. Bu gece böyle yatmak istiyorum. Beni bulduklarında gülümsemek istiyorum. Sanki uyumuyorum, ölüyorum.

- SON BÖLÜM -

Uyanıyorum.

Yine aynı yere dönüyorum.

Sallanıyorum.

Takırdıyorum.

Suratlar görüyorum. Gülümsüyorlar. Baktığım suratların hiçbiri benimki gibi değil. Hiçbiri benim gibi gülümsemiyor.

Perdeler kapanıyor. Yine aynı yere dönüyorum.

- PG

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder