Kıymetsiz Hikayeler 3-5

Hayal ettiği her şeyin gerçek, hayal etmekten korktuğu her şeyin daha da gerçek olduğu bir dünyada yaşıyordu. Aklında umutları, cebinde birkaç lirası, önündeyse uzun bir yolu vardı. Yükü ağır geldiğinden mi bilmem, bir gece vakti köprüden kendisini atıverdi. Ölmeyi umuyordu ama cehennemi onu rahat bırakmaya meyilli değildi. Bunu sedyedeyken bana diktiği baygın, bitkin ve bıkkın bakışlarından anlamıştım. Sakat bir hayvana bakar gibi hüzünle onu birkaç saniye inceledikten sonra yanından ayrıldım. Onu bir daha görmeyi ya da onun hakkında bir şeyler duymayı ummuyordum ama üçüncü sayfalar ona karşı son derece cömert davranmıştı. İlk ve son kez.

...

Beni anlamayacağını iyi biliyordum. Zaten sorun da beni anlamaması değil, anlamaya çalışmasıydı. Bu onu gülünç gösteriyordu ama farkında değildi. Televizyonla doğmuş ve bilgisayarla yaşlanmış -büyüyememiş- bir kız çocuğundan beni anlamasını bekleyemezdim. Bir sigara yakıp dumanın dudaklarımdan çıkışını izledim. Gözlerim kapandı. Oysa ben sigara içmezdim.

...

Sahiplenen biriydi, onu en iyi bu şekilde tarif edebilirim. Bir rengi vardı ve her zaman rengine sadık biri oldu. Bu yönüyle de gurur duyardı. Bir gün onunla karşılıklı oturup, saatlerce sohbet etme imkanı bulduğumda benim kararsız ve tutarsız yapımı eleştirip, kendime has bir kişiliğimin olmadığını, daha da kötüsü bu konuda çabalamadığımı söyledi. Güldüm. Çünkü sınırlı ve kendi ekseninde bile dönemeyecek kadar çapsız insanlara en iyi cevabı bu şekilde verebileceğimi biliyordum. Tek rengin, renksizlik olduğunu bilemeyecek kadar kördü ve ondan benim gördüğümü görmesini bekleyemezdim. Günün sonunda hesabı ona ödettim ve onunla bir daha görüşmedik. Her ne hikmetse bu sabah düzensiz aralıklarla okuduğum gazetemin manşetinde onun fotoğrafını gördüm, ırkçılıkla yargılanıyormuş. Güldüm. Ama bu sefer kendime. Çünkü renklerini kendine saklayacak kadar bencil bir adam olmasaydım, bugünkü gazetede eski dostumun trajik haberini okumak zorunda kalmayabilirdim. Yalnızca birkaç saniye sürdü. Sonra mutfağa geçip, ekmeğimin arasına kaşarı ve sucuğu boca ettikten sonra tostumu kızartmaya koyuldum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder