Putlar İmparatorluğu Bölüm: 10

Tozlu yollardan bir süre yürüdüler. Mehmet ve Jane yan yana yürüyorlardı. Önlerinde iki kişi ve arkalarında da iki kişi vardı. Akıllarınca güvenlik kordonu oluşturmuşlardı. Ama Mehmet hayatta kalmalarının şansa kaldığını çok iyi fark ediyordu. Bir çocuğun sapanından çıkan taşla bile öldürülebilirlerdi. Belki de çok şanslıydılar ve müthiş katillerdense anca bir çocuk ve bir sapan tarafından öldürülebilirlerdi. Eğer öyleyse bile Mehmet katiline saygı duymaya hazırdı. Hem müthiş planından dolayı hem de gittikçe anlamsızlaşan hayatından kendini kurtardığı için. Her ne kadar çıkmazlara sapsa da kendini öldüremezdi Mehmet. İlk önce içinde her zaman bir inanç vardı. Ayrıntılarını bilmese de, gücü kavrayamasa bile inanıyordu. En az bunun kadar önemli bir sebep de egosuydu. Kendini nasıl hissederse hissetsin müthiş biri olabileceğini düşündüğü için kendini öldürmezdi. Çünkü müthiş biri olduğunda nefret ettiği insanların hayatlarıyla uğraşma fırsatını göz ardı edemezdi. Son sebep ise korkaklığıydı. Kendi farkında olmasa da muhtemelen en büyük engel buydu.

Toprak yoldan ayrılıp asfalt bir yola saptılar. Giderek tenhalaşıyordu yol. Gündüz olmasına rağmen Gittikleri yolun arkasında gözüken tepedeki ışıltıyı seçebiliyordu. Işıltıya daldı. Yola bakmıyordu yürürken. İçindeki meraka yenilip Jane’e doğru döndü.

''Şu parıltı ne?''

Sorusunu çok çocukça bulmuştu ama bunu yadırgamadı. Etrafına sorgusuz sualsiz uyum sağlayan insanlar büyüyebilirlerdi ancak. Soran insan her an çocuktu, her an ergen ve her an yaşlı. Yaşadığı onlarca şeyden sonra o bir çocuktu, hiçbir şey bilmeyen fakat küçük yaşta ölümler görmüş sorunlu bir çocuk. En rahatsız olduğu şey ise insanların sahte olgun tavırlarıydı. Jane’in tavırları onu hayattan soğutuyordu. Ruhu, bedeni ve tüm varlığı kurumuştu bu kadının. Kendi kendini kurutmuştu bir sebze, bir meyve gibi. Böylece şartlara vurdumduymaz bir şekilde uyum sağlıyordu. Daldaki meyve hep kaygılıyıdır çünkü. Olgunlaşabilecek mi, toprağa mı düşecek. Yoksa çiftçi tarafından toplanıp pazara mı götürülecek? Her şeyden geçip de sorumsuz bir ailenin mutfağında çürüyüp gidecek mi yoksa? Bunca kaygıdan arınamaz yaş bir meyve ve bu yüzden yaş meyve hep bir yanıyla çocuktur, hep renk renktir. Kaygılarına rağmen, ölümünü bilmesine rağmen renginden ve çocukluğundan hiçbir şey kaybetmez taze, kokulu bir meyve.

Tüm bunları düşünürken sorusuna cevap alamadığının farkına varamadı uzun süre. Tekrar sağına döndü ve şansını denedi.

''Jane?''

''Şu an ilgimi dağıtamam Mehmet, kafamda konuşmamın provasını yapıyorum.''

Bu soğukluktan, bu salaklıktan sonra diyebileceği hiçbir şeyi yoktu Mehmet’in. Ataerkil bir toplumda söylediklerinin önemi yoktu bir kadının. Gidecekleri yere bir anlaşma için gittiklerini biliyorlardı nasılsa. O yüzden sadece anlaşma maddelerini anlamaya çalışacaklardı. Jane’in güzel konuşması bilgili olması, yalakalıkları hiçbir anlam ifade etmeyecekti. Ne derse desin aynı kapıya çıkacaktı zaten. Eğer Jane’in sesini ya da gözlerini beğenen olursa onu evinde bir obje olarak görmek isteyecekti. Kendini İslamiyet ile ya da başka bir öğretiyle evrimleştirmiş Ortadoğulular ancak aşık olabilirlerdi.

Her geçen gün Jane’in bilgisine olan güveni sarsılıyordu. Etrafına bakınırken tekrar tozlu bir yola girdiklerini fark etti. Yolun sonuna doğru üç dört tane eski taş yapılardan vardı. Yolun sağ kenarında kahve gibi bir şey gözüküyordu.

Öndeki iki koruma kahvenin on adım ilerisinde yolun karşı tarafına geçip sigara yaktılar ve hararetli bir şekilde konuşmaya başladılar. Çok iyi rol yapıyorlardı. O kadar iyi rol yapıyorlardı ki hiç tiyatroya sinemaya gitmemiş bir insan bile mükemmellikten dolayı onların rol yaptığı anlayabilir ve onları takdir duygusuyla birlikte öldürebilirdi. Arkadaki iki koruma peşlerinden ayrılacak gibi gözükmüyordu.

Jane kahvenin önüne geldiğinde Mehmet’e içeriyi işaret etti.

''Önden sen gir.''

İşte o an Mehmet bu oyundaki rolünü sorguladı. Tipi ve erkek olması yüzünden mi gelmişti buralara kadar? Görevi bittiğinde bir putun acımasızlığına mı kurban gidecekti?  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder