Putlar İmparatorluğu: Bölüm 6

İtalyanlar göz dağı vermek için minibüsü yaktığından Mary ve Mehmet merkeze kadar yürümek zorunda kaldılar. Bu uzun bir yoldu. Yağmur yağdığından çorapları su içinde kalmış, ayakkabıları ağırlaşmıştı. Yol boyunca pek konuşmadılar. Mary için için neden dairesinden çıkmadığını sorduğu için pişmanlık duyuyor ve bir türlü konuşamıyordu. Mehmet terk edildiği günü düşünüyor ve her geçen dakika daha sinirli bir ruh haline kaptırıyordu kendini.

Yağmur yavaşlamaya başladığında Mary içinde bulundukları duruma son vermeye karar verdi. Çocukça davranmanın sırası değildi.

‘’Şu kız, nerede oturuyordu, nereliydi?’’

‘’Benimle kalıyordu ama olaylar başladığında nerde olduğu hakkında bir fikrim yok. Meksika’ya ya da Panama’ya gideceğini söylemişti sanırım. Umurumda değil. Belki bir otel odasında korkudan ölmüştür.’’

‘’Kız nereliydi demiştin?’’

‘’Tabi ya, nereli olduğunu söylemedim sana. Porto-Riko’luydu.’’

‘’Belki hala hayatta olabilir.’’

‘’Umarım değildir. Onun bulunduğu hayatta var olmamayı düşünmüştüm. Şimdi bu fırsatı yakaladım, tadını çıkarıyorum.’’

Mehmet’in söyledikleri Mary’de soğuk duş etkisi yaratmıştı. Bu kadar soğuk kanlı olabileceğini, soğuk kanlı olmasa bile böyle konuşabileceğini düşünmemişti. Bunları kafasından geçirirken Mehmet konuşmaya başladı.

‘’İtalyan mahallesinde bahsettiğiniz şu anlaşma neydi? Birlikte çalışacaksak daha çok şey bilmem gerekir.’’

‘’Gördüğün gibi her yer yıkılmış durumda. Gökyüzünde güneşi bile göremiyoruz. Milyonlarca hayvan telef oldu bile. İronik bir şekilde kapitalist sistemin faydalarını görüyoruz şu an. Sağlam kalmış süper marketlerdeki yiyecek ve içecek stokuyla bile mevcut insanlar 150 yıl yaşar diye hesapladık.’’

‘’Ve?’’

‘’İtalyanlar sokak gücünü yiyecek savaşlarında, mahalle kavgalarında kaybetmek istemediler. Ellerinde çok sayıda istemedikleri kadın vardı. Biz de anlaşma önerdik. Oturdukları yerden malzeme sağlıyorlar ve güçlerini olduğu gibi koruyorlar. Karşılarında yaptıkları tek şey erken davranarak topladıkları kadınları bize vermeleri.’’

‘’Bir nevi köle ticareti yani?’’

‘’Bir nevi değil, tam anlamıyla köle ticareti. Dünyadaki çirkinlikler böyle zamanlarda gün ışığına çıkar. Bundan bir yıl önce de köle ticareti vardı sadece sen iyi şeyler yaşadığını düşündüğün için görmek istemiyordun. Görecek iyi bir şeyin kalmadığı için artık köle ticaretini görebiliyorsun.’’

Konuşmaları bittiğinde merkeze gelmişlerdi. Olayla ilgili rapor vermeleri gerekiyordu. Onları üst rütbeden biri karşıladı ve toplantı odasına doğru yürümeye başladılar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder