sevgilim günlük,
galiba gene aklıma kaçırdım. tutamıyorum düşüncelerimi, kaçırıveriyorum. bilinçaltıma bez bağladım ben de, naapiyim? pek rahat değil ama, en azından belli olmuyor düşünce kaçırdığım. arkadaşlarıma ayıp olmasın...
sevgilim günlük,
ne güzel bi adın var. anlamı ne? benim adımın anlamı yok. arkadaşlarım bana kısaca deli derler. gerçekle bağımı koparmışım, öyle diyorlar. onlar benden daha gerçekçiler doğru, ama bilmiyorlar ki ben onlardan daha gerçeğim. arkadaşlarım hep doktor, hemşire, okumuş çocuklar yani. ben de onların aklını okuyorum. ben okumayı çok severim. bir de sahilde uzun yürüyüşleri.
odamın duvarları yumuşacık, günlük. ne kadar şanslıyım, değil mi? duvarlarımda özgürlük payı var sanki. bazen, dışarıyı düşünürüm ellerimi duvarlarımda gezdirirken. dışarıyı özlerim, bulutların geçişini, güneşte ıslanmayı, gölgede kurumayı... hapishanede gibi hissederim kendimi. sonra dışarıdaki insanları düşünürüm. bana bakışlarını, tavırlarını, üzerime sıçrayan korkularını, ve korkmaktan utandıklarında üstüme saldıkları öfkelerini... o zaman, sertleşsin isterim duvarlarım, daha da soğusun. hapishanem sığınağa dönüşür, duvarlarımı severim.
sevgilim günlük,
aklıma kaçırdığım son düşünce neydi biliyor musun? "ya dışarısı yoksa?" ya dışarısı yoksa? o zaman hapishanede miyim, sığınakta mı? ya dışarısı yoksa günlük? duvarlarım tek yüzlüyse... beni engelliyorlar mı, beni koruyorlar mı? ikisi de değil. değil mi? dışarı çıkmalıyım günlük, ki içeri girebileyim.
sevgilim günlük,
bu günlük bu kadar.
Yazdığınız bir kitap var mı? okumak isterim...
YanıtlaSil