marakeşli bir seyyah.

Sigara ve bira.

Bizim olanlar ya da olmayanlar. Sahip olmaya çalıştıklarımız ve sahip olamadıklarımız. Kaybetme ihtimalini düşünmeden, korkmadan, kör bir inanç ve hırsla kazanmayı arzulamak ve bunu yaparken kendini kaybetmek. Belki de hiç bulamayacağın kadar kendinden uzaklaşmak. İçsel bir sefalet ve çöküntünün içinde beliren karanlıkla yüzleşmek ve hiç çekinmeden ona bakma cesaretini kendinde bulmak. Olduğu gibi görmeyi reddedip, görülene karşı haz duymak. Görmek ve gördüğünü istemek. Gerçeklerin dünyasından sıyrılıp, sonuna kendi yarattığın karakterin son vereceği bir masalın içinde öylece durmak ve kendini ve kandırılışını ve yıkımını izlemek.

Tuana ve kalça.

Çünkü uğruna ölmeyi bile göze alabileceğin bir insan tarafından yaşamak zorunda bırakılmış bir zavallı gibi hissetmek. Çünkü ölmek ve öldüğünü bile fark edememek. Çünkü çürümüş, kurumuş ve hatta bitmiş olduğunu bilmek, ama hayal etmekten vazgeçememek. Çünkü iki santimlik bir delikten girilen bir bilardo masasında, iki metrelik bir delikten çıkılacağını unutmak. Çünkü kendine insan demek ama insanlığı hiç öğrenememek.

Fenerbahçe ve Lefter.

Bir başkasının gözünde yükselmek için kendi gözünde yerin dibine girmek, farkında olmak ama bundan utanmamak. Gurursuz olmak ve buna karşın olmak istediğin yerde olamamak. Küçük ve yeni bir umutla başlanan her sıradan günün sonunda aynı pişmanlık ve karamsarlıkla girilen iki metrelik bir yatağın içindeyken gözlerini tavana dikmek ve tavanda görebildiğin tek şeyin bir yetmiş sekizlik bir tanrıça olması ve ona dokunamamak ya da dokunduğun anda kaybolacağını bilmek ve uyumak. Uyumak zorunda olmak. Tek başına.

Bilge ve Mert.

Dostlara sahip olmak ya da dost olduğunu sandıklarına istemsizce ait olmak. Yanında kalanlar ve gidenler ya da gittiğini sandıkların, aslında hiç gelmemiş olanlar. Gelişiyle hayata bağlandığın ve dünyanın hâlâ yaşanılabilir bir yer olduğunu sana fark ettiren bir kadının gidişiyle hayatla olan o ufak bağını da koparıp yanında götürmesi. Sonra, sesini bile duymaktan mahrum olmak. Kokusunu hiç bilmemek, ama tahmin etmek ve tahminini koklarken kendinden geçmek. Birlikte kurulan hayalleri tek başına yıkmak zorunda olduğunu bilmek ve yıkmak. Yıkarken kendini yıkmak. Ve yastığa baş koymak. Yeni bir umuda baş koymak. Çaresizce.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder