Mutluluk Ölümcül Bir İşkence Metodudur

Aykırı olalım kadın,
sahte bir cumartesi yaratalım kendimize;
dibine kadar süpürdüğümüz boş bira şişelerimizle,
kirlenmiş yataklarımızla
ve yırtık kondomlarımızdan taşmış hiç doğmamış çocuklarımızla
iş çıkaralım birbirimize.
Seni kıçının üzerine oturamaz hâle getireyim mesela,
sonra da müşfikçe yanağına dokunayım;
dizlerini kır ve gülümse bana,
ahlaklı bir orospunun sevecenliğiyle yap bunu.
Kader denen masalın altını bir kez daha çizdir bana,
öncekiler gibi ama daha iyi
ve sonra da, yıllar sonra üzerini karalat.
Küfürler edeyim arkandan,
üzerine ucuz şaraplar içeyim
ve eski bar tuvaletlerinde yeni hastalıklar edineyim.
Seni unuttuğumu söyleyeyim en yakın dostuma,
televizyonla uyuşturayım kendimi,
internetle ya da önceden kullanılmış iğnelerle;
uyumamak için uyuşturayım,
uykudan kaçayım.

Ve senden kaçayım,
kaçayım ki yakalamak gibi bir hayale hiç kapılmayayım.

Korkuyorum Doktor El Ver Bana

Bir futbol sahasının içindeyim şimdi,
bir martı, bir kedi ve kendimle baş başa
tam ortasında, kendimden uzak ve bir başıma.
Annemi özlüyorum ama hiç kolay değil,
çünkü benim kalbim o kadar büyük değil;
korkuyorum doktor el ver bana,
şiir yazmak benim harcım değil.

Koşmaya devam ediyorum bir umutla,
düşüyorum, kanıyorum ama gülüyorum gri sahada.
Ayağımdaki plastiği meşin sanıyorum
ve ne zaman kaptırsam kendimi azarlıyorum;
gerginliğim başarısızlığımdan değil de,
içimdeki Sokrat’a ihanet ettiğimi sanıyorum,
ve orada bir sigara daha yakıyorum,
o sigarayla kendimi yakıyorum;
kül olmam çok sıkıntı değil de,
hayallerime ve hatıralarıma sadık kalamamaktan korkuyorum.

Freud Yaşarken

Korkmayın benden kaptan, ben kötü biri sayılmam;
belki biraz kusurluyum, belki yalnız,
belki insanlığa biraz kırgınım, belki kendime uzak,
belki de biraz Freud okuyorum varlığına bile inanmadan,
ama sizi temin ederim benden size zarar gelmez.
İyi niyetimi göstermek adına,
bu gece size ve tayfanıza tüm hayaller benden,
ikramımı hoş görün çünkü
Kaufman yalnızlığından sizi kurtarmak istedim,
ve burnu havada kadınlarınızın ağız kokusundan,
ucuz biralarınızla yaşadığınız kısa süreli mutluluklarınızdan,
çıkarcı nedenlerinizin kusurlu sonuçlarından,
kısacası gidişatı yanlış hesaplanmış bir hayattan,
biraz zahmetli bir yolla ama ebedi olarak
uzaklaştırıyorum.

Kendi halatınızla ölmeyi pek hoş bulmamış olabilirsiniz
ve geminizi kendi çakmağınızla ateşe verişimi
ya da paketinizden ödünç aldığım bir dal sigarayı.
Lütfen kusuruma bakmayın ama bilirsiniz,
adaletimin sorgulanmasından pek haz etmediğimi.
Görüyorsunuz ki ben de kendi çapımda haklıyım.
Ama sizi pusulasız göndermek doğru bir karar mıydı,
hâlâ emin olamıyorum.
İyi yolculuklar kaptan.

Yokluğa Serenat

Sana o hiç vermediğim sözü tutamadım anne,
ben doğru bir adam olamadım.
Kirlendim, öyle kaldım.
Yoruldum, çok hastalandım.
Yanlış yollarda, yanlış insanlarla yürümeyi meziyet sandım;
korktum, bıktım ama yılmadım.
Ne uğruna? Ah anne, lütfen kızma bana,
ben nihayetinde bir çocuğum,
dalgaların ortasında kalmış limansız bir korkağım.
Kayboluyorum, her gün biraz daha eriyorum;
hayatın bu garip işleyişinde,
kendi işlevsizliğime takıyorum,
orada öylece kalıyorum.
Masa başında tüketiyorum dostlarımı
ve aşklarımı, en anlamsız diplomasilerde çürütüyorum.
Bunları dert ettiğimi söyleyemem,
inanmayacaksın ama hâlimden memnunum.

Hayallerimi elediğim süzgeçteyim şimdi,
gidiyorum,
gittikçe azalıyorum,
azaldıkça yitiyorum,
yittikçe bitiyorum.
Bitmek dert değil de anne,
ne zaman bir gemi görsem ufukta,
aklıma düşüyorsun ya, ben orada ölüyorum.

serbest müstezat

habidesin ey sen tün-ü sirişk ü melalde,
ben şule-i çeşman-i hayalinle bidarım.
ben ne müteellim ü mükedder,
ne aciz,
bimar-i nigar, bende-i aşkım.

(turkcesi:
sen gozyasi ve huzun gecesinde uykudasin
ben senin hayalinin gozlerindeki isikla uyanigim.
ben ne uzgun ve kederli
ne aciz
sevgilinin hastasi, askin kolesiyim)

(lisedeyken yazmistim, bi kiz mevzusu vardi da. bi bok anlamadi tabii siirden)
(uzun surmedi yani kiz meselesi dedigim)
(aruz vezniyle ha, cakma mustezat degil)

Düttürü Leyla

Bugün burada yüz yirmi sekizinizi birden öldürebilir
ve bunu yaptıktan sonra da
adaletimi kimsenin sorgulayamayacağını söyleyerek
sözde adaletinize kendimi teslim ederim;
kirli bakışlarınızdan ve hastalıklı bakış açınızdan
kaçınmadan yaparım bunu.
İnanın bunu dert etmem,
ama ben kötü niyetli biri değilim;
o yüzden de burada, niyetim kimseyi kırmak değil;
kendim dışında.
Benim tek şansım o sperm olmaktı dostlarım,
bu dünyaya gelmeyi ben istemedim ve
bu dünyanın da bana bayıldığını düşünmüyorum.
Yine o yüzden söyleyeceğim şu ki;
bu gece ya siz gideceksiniz buradan
ardınıza bile bakmadan
ya da koca kıçımı olduğu yerden kaldırıp
biraz zor olacak ama, ben.
Bunu yaparım, giderim dostlarım.
Şarabımın parasını ödemeden,
düzdüğüm kadınlarınızın hesabını vermeden,
yalanlarımı dert etmeyip yalnızlık çekmeden
bilirsiniz çok fazla yüzüm vardır benim,
hastalıklı fikirlerim ve kirli geçmişimle,
tek renkle çizebileceğim sıradan geleceğime;
umutsuz, amaçsız, mutsuz, ailesiz yaşamaya
ve beş parasız ölmeye.
İnanın bunu yaparım, giderim;
ama gider miyim?
Kendime bile itiraf edemediğim hayallerimi yıkıp
altında ezilmek gibi afili bir ölümü
kendime yakıştırabilir miyim?